Dünyanın En Ünlü Tablosu “Mona Lisa”
Leonardo da Vinci’nin dünyaca ünlü eseri Mona Lisa, sanat tarihçileri için adeta bir başyapıt ve medeniyetin eşsiz hazinelerinden biri. Dünyanın en ünlü eseri Mona Lisa‘da tasvir edilen kişi gerçekte” Lisa Gherardini” ve “Mona Lisa” İtalyanca’da “benim kadınım Lisa” anlamına geliyor.
- Tablonun yapıldığı tarih 1503 – 1507 tarihleri arasında olarak kabul edilmektedir. 1503 yılında başlanan tablonun 3 ya da 4 yılda tamamlandığı kabul edilir.
- Orijinal tablonun boyutu tam olarak 77×53 cm’dir.
- Aynı zamanda Mona Lisa’nın diğer bir adı da “La Gioconda,” bunun nedeni ise Frances del Giocondo isimli kişinin karısı olduğuna inanılıyor. İlginç bir detay, tablonun hiçbir sigortasının olmaması; çünkü değeri o kadar yüksek ki sigortalamak mümkün değil.
- Yüz tanım sistemlerine göre Mona Lisa’nın ifadesi ise %83 mutlu, %9 bıkkın, %6 korkmuş ve %2 sinirli olarak bizlere yansımaktadır. Tablo, başlangıçta Fransa kralı I. Francis’e satıldı ve kralın isteği üzerine Fontainebleau Sarayı’a götürülüp sergilendi. Küresel üne ise 1911’deki hırsızlık olayıyla kavuştu. Şimdi ise dünyanın en ünlü tablosu olan bu şaheser, Louvre Müzesi‘nde özel bir odada ziyaretçilerini ağırlıyor.
“Mona Lisa” Dünyanın En Değerli – Dünyanın En Ünlü Tablosu
Dünyanın en ünlü tablosu Mona Lisa yaklaşık 500 yaşında ve pek çok yönden gizemini koruyor. Benim için en gizemli tarafıysa ona bakınca ne gördüğümüz.. Mona Lisa… Kim bu kadın? Neden gülümsüyor? Bu gülümsemesi neden bu kadar etkili? Soruların sayısını rahatlıkla arttırabilir, hatta spekülasyonlar yapıp komplo teorileri bile üretebiliriz. Ama bunlara hiç gerek yok. Benim asıl merak ettiğim neden her yıl 6 milyon insan bu tabloyu görmeye gidiyor? Bir tasarım nasıl olur da o kadar çok gözü kendi üstünde toplar ve beğeni uyandırır? Hem de 500 yıl boyunca!
Bunu anlayabilmek için bence kadim tasarımlara bakmak lazım. Mesela 5.000 yıldır insanların gözünü alan piramitlere. Bir piramide baktığımızda üçgen şeklinde yüzeyler görürüz. Görsel sanatlarda üçgen formu, bir kompozisyonda bize dengelilik, durağanlık, dinginlik gibi hisler verir. Baktığımızda bizde güven duygusu uyandırır. Sanırım tabloyu yapan Leonardo da Vinci’nin de aradığı duygular bunlardı. Resmine çok sağlam bir geometrik temel attı ve bunun için dünyanın en sağlam yapılarından piramitlerden ilham aldı. Mona Lisa’nın elleri bu piramidin tabanında, yukarıya doğru uzanan çizgiler ister istemez bakışlarımızı onun yüzüne yönlendiriyor.
Yüzündeki gizemli gülümsemeye bakın! Yoksa mutluluğun resmi böyle bir şey mi? Ona bakınca bunu mu görmeliyiz? Resmi köşelerinden ikiye bölüp 2 üçgen elde ettiğimizde bunların içindeki kompozisyonlar da dengeli kalmaya devam ediyor. Diğer köşeden de bölüp 4 üçgen elde ettiğimizde de sonuç değişmiyor.
Resmin içindeki üçgenleri ne kadar arttırırsak arttıralım hep anlamlı kompozisyonlar elde ediyoruz, ilginçtir bu tabloyu görmek için Louvre Müzesi’ne gidenler bu şekilleri çok iyi hatırlayacaklardır. Çünkü müzenin girişinde önce üçgen camlardan yapılmış bir piramidi görürler.
Mısırlılar piramitlerini inşa ederken altın oranı çokça, hemen her yerde kullanmışlardı. Da vinci de güzelliğin, estetiğin bu oranını kendi tablosuna taşıdı. Az önce üçgenlerle yaptığımızı bu kez altın oranlı dikdörtgenlerle tekrarlayalım.
Mona Lisa’ya Bakmak ve Onu Görmek
Hayatı boyunca kadavraları inceleyen ve onlardan insan anatomisini ve ondaki bu altın oranı öğrenen Da Vinci, Mona Lisa’nın her ayrıntısında bunu kullandı. Her şeyi diğer şeylerle bağlantılı doğada deniz kabuklarından galaksilere kadar hemen her yerde görebildiğimiz altın spiral bu dikdörtgenlerin, dolayısıyla da tablonun içinde de saklı. Hem de her yerinde. Doğadaki güzellik, dünyadaki ahenk… Ona bakınca bunu mu görmeliyiz? Piramitler, üçgenler, altın oranla dikdörtgenler, spiraller… Resimdeki hanımın bize söyleyeceği başka neler olabilir? Söylediklerini daha iyi anlayabilmek için bu kez de ağzına konsantre olalım. Dudaklarını merkez alarak bir çember çizelim. Sonra daha büyük bir tane ve bir tane daha bu çemberlerin çeneğiyle, gözlerle kafa ve kıyafetlerle olan uyumunu görebiliyor musunuz?
Çemberleri klonlayarak çoğalttığımızda resmin parçalarının nasıl da uyumlu bir şekilde yerlerine oturduğunu fark ediyoruz. Peki çember ve daire neyi sembolize eder? Bütünlük, süreklilik; ona bakınca bunları mı görmeliyiz? İç içe geçmiş böyle geometrik şekiller tam da Vinci’nin tarzı. Günlük notlarının arasında yaptığı şu çizim belki de dünyanın en ünlü infografiğidir. Vitruvius adamı!
İnsanın oranları, oranların kanunu! Çünkü Da Vinci insan vücudunun, evrenin işleyişinin bir analojisi olduğunu düşünüyordu. Maddesel varlığı kare ruhsal varlığıysa daireyle sembolize ediyordu. İnsanın Bu iki yönünü tek bir çizimde, bu şekilde birleştirmeyi başarabilmişti. O halde Mona Lisa’ya baktıkça arka planda tüm bunları düşünmek hiç de abartılı olmaz. Arka plan demişken bu tablonun arka planına baktıkça nedense kendimi Bob Ross’u düşünmekten alıkoyamıyorum. Hatırladınız mı? Kıvırcık saçlı bize yağlı boya tablo yapmayı öğreten sevimli dostumuzu?
Tarihin En İyi Resmi Mona Lisa
Acaba Da Vinci de çalışırken Bob Ross gibi eline çalılık fırçasını alıp; “Şimdi şuraya mutlu bir ağaç çizelim… Ama bu burada tek başına yalnızlıktan canı sıkılır. Bunun yanına eğlenerek akan bir dere yapalım. Bunun Üstüne de insanların geçebileceği şöyle güzel bir köprü kuralım” falan diyor muydu acaba? Bunu hiçbir zaman bilemeyeceğiz ama Bob Ross’un şu dediklerini hak vereceğine eminim. “Resim yaparak etrafınızdaki nesneler ve şekillerle bütünleşebilirsiniz. Sürekli olarak etrafımıza bakmamıza rağmen pek çok şeyi ayrıntıyı gözden kaçırıyoruz. Resim yapmak ya da bunu yapamıyorsak da en azından Mona Lisa gibi tablolara bakmak belki de etrafımızdaki bu küçük detayları yakalamamızı ayrıntıların farkına varmamızı sağlayabilir.”
Resmin sergilendiği Louvre Müzesinin küratörlerinden Jean-Pierre Cuzin’in de dediği gibi problem şu “Mona Lisa o kadar popüler ki artık gerçekte onu görmüyoruz”. Dünyanın bu en ünlü tablosuna bakarken kimimiz sadece bakıyor, kimilerimiz görüyor! farklı şeyleri farklı derinliklerde… Peki siz Mona Lisa’ya bakınca ne görüyorsunuz? Hadi şimdi bu tabloya bir kez daha bakın, sanki ilk kez bakıyormuş gibi görmeye çalışın, inceleyin, analiz edin daha fazla dikkat edin. Ayrıntılara odaklanın ve sonra da yorum yaparak bulduklarınızı arkadaşlarınızla paylaşın.