Ressam Nuri Abaç’ın Hayatı: Anadolu Kültürünün Yansımaları
Sanatçı Portresi: Nuri Abaç’ın Hayatı
Nuri Abaç, 1926 yılında İstanbul’da doğmuştur ve 1944 yılında Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nin Resim Bölümü’ne, Leopold Levy Atölyesi’ne girmiştir. Bir yıl sonra Mimarlık Bölümü’ne geçiş yapmış ve 1950 yılında mezun olmuştur. Ankara’ya yerleştiği 1961 yılına kadar yaşamını sürdürmüştür. Abaç’ın eserleri, gündelik hayat görüntüleri, Anadolu söylenceleri ve geleneksel sanat formları ile ilişkilendirilen özgün bir “gerçeküstücü” üslupla tanınmıştır.
Resimlerinde mimari formları çağrıştıran bir fon geliştiren Nuri Abaç, bu temel üzerine çok figürlü ve istiflemeye eğilimli “mizahi durumları” resmetmiştir. Geleneksel Orta Oyunu ve Karagöz görselliğini yansıtan figürasyonuyla tanınan sanatçı, sıcak ve sempatik sunumlar yapmıştır. Abaç’ın resimlerinde, geçmişe özlem ve toplumsal eleştiriler de bulunmaktadır. Özellikle 1970’den önceki eserlerinde, Anadolu kültürünün efsanevi yaratıklarını masalsı ve gerçeküstücü bir biçemle resmetmiştir. Daha sonraları Karagöz’ün kişiliği ve biçim benzetmesi yoluyla tarihi ve güncel konulara yaklaşmıştır. Abaç, çeşitli konularda yoğunlaşmış ve geleneksel anlatım biçimlerinden etkilenerek yöresel öğeleri evrensel bir duyumla birleştirmiştir. Sanatçı, 2008 yılında Ankara’da vefat etmiştir.
Sanatçı Nuri Abaç, Anadolu kültürünün zengin mozaiğinden ilham alarak fantastik ve mizahi bir anlayışla eserler üretmiştir. 1950’lerde bezemeye dayalı fantastik bir gerçeküstü anlatım geliştirmiş ve 1960’ta Ankara’ya yerleştikten sonra Anadolu’nun kültürel mirasına ve mitlerine ilgi duymaya başlamıştır. Karagöz’ün resimsel öğelerini inceleyerek kendi imgeler dünyasını oluşturmuş ve toplumsal konulara mizahla yaklaştığı eserler üretmiştir.
Nuri Abaç’ın Sanatında Gelenek ve Modernite
Nuri Abaç‘ın resimlerinde, derinlikten uzak, iki boyutlu bir yüzeycilik anlayışı görülmektedir. Özellikle Karagöz esprisine dayalı eserlerinde, bilinçli bir şekilde perspektiften kaçınma eğilimi gözlemlenir. Abaç, figürleri nakış gibi yüzeye yayarak dekoratif bir yapı oluşturmuştur. Resimdeki figürler ve nesneler, üçüncü boyut kavramından uzak bir şekilde ele alınmış olsa da, pentürün özgü değerleri dikkate alınmıştır. Abaç, boyayı düzlem duygusu yaratacak bir ölçülülük içinde kullanmış ve açık-koyu, ışık-gölge efektleri oluşturmuştur.
Nuri Abaç‘ın resimlerinde nesnel oran kavramı göz ardı edilmiştir. Figürlerin, bulundukları mekânla doğrudan bir ilişkisi yoktur ve kompozisyonlarında iç bükeysel ve tektonik bir karakter bulunmaktadır. Sanatçının resimleri, geleneksel gölge oyunlarındaki gibi perdede tasarlanmış bir izlenim verir. Abaç’ın eserlerinde, İstanbul yaşamının kültürel ayrıntılarına yoğun bir ilgi vardır. Bu da, eserlerindeki geleneksel gölge oyunlarına yapılan göndermelerin yanı sıra yöresel bir temele dayandığını gösterir.