Ağlayan Kadın Tablosu 1937 Pablo Picasso Resmi
Ağlayan Kadın “The Weeping Woman” Tablosu
Picasso’nun yaptığı “Ağlayan Kadın” tablosuna göz gezdirdiğimizde üzgün kadının yakıcı acısı belirgin bir şekilde dikkatimizi çekiyor. Bu acı, büyük bir yoğunluk içinde, sert keskin renkler ve şiddetli fırça darbeleriyle tuvale yansıtılmış. Tabloya baktığımızda dikkatimiz doğrudan ağız ve dişlerin etrafındaki soğuk mavi ve beyaz renklere odaklanıyor. Acı ile parçalanmış gibi, gözlerin ve alnın yeri değiştirilmiş. Bu figür, Picasso’nun aynı yıl yaptığı ve İspanyol İç Savaşı’nda toplu olarak öldürülen kadın ve çocukları gösteren anıtsal resmi Guernica’yı andırıyor. Picasso’nun “Ağlayan Kadınlar” dizisinin en çarpıcı örneklerinden biri olan buradaki resimde kadın yüzünün bu şekilde çarpıtılıp kırılması sanatçının kübist yaklaşımının belirgin ifadesidir. Tablonun orijinal ismi ise “The Weeping Woman”dır. Tuval üzerine yağlı boya ile yapılmıştır.
Ağlayan Kadın (The Weeping Woman) Hakkında Genel Bilgiler
Ağlayan Kadın eseri, Picasso tarafından 1937’de yapılmış tuval üstüne yağlı boyadır. Tabloda fotoğraf sanatçısı ve aynı zamanda Picasso’nun sevgilisi olan kadını Dora Maar’ı görmekteyiz.
Picasso, babası öldüğünde Maar’ın ağlayışını çok net hatırlıyordu. Buradan hareketle Maar’ın her vakit ağlayan bir kadın olduğunu düşünmekteydi, bu yüzden onun bu durumunu resmetmeyi seçti. Üstelik Ağlayan Kadın‘ın bir tarihi geçmişle de ilgisi vardı. Bu tablo İspanya İç Savaşı’na duyulan öfkenin görsel ifadelerinden biriydi. İspanya İç Savaşı 1936’da gerçekleşti. Picasso’nun Ağlayan Kadın tablosunu bitirmesinden bir sene önce yaşandı. Bu yüzden Ağlayan Kadın, Guernica tablosundaki trajedinin devamı olarak kabul edilir. Picasso eserinde savaşın neticelerini ölümü, depresyonu ve üzüntüyü gözler önüne sermiştir. Judi Freeman ise tabloyu insan sefaletinin bir sembolü olarak tanımlamıştır. Picasso’nun Ağlayan Kadın resmi, savaş esnasında sevgisini ve evini kaybetmenin acısını çeken masum insanları temsil ediyordu.
Bu tabloya detaylıca bakıldığında, kadının gözlerinin faltaşı gibi açık tutulduğu fark ediliyor. Maar tabloya baktığında o kadar üzülür ki o an ağlamasına tutamaz. Normalde ağladığımızda gözlerimiz küçülür veya kapanır çünkü ağlarken gözlerimizi kapatmaz ve gözyaşlarının akmasına izin vermezsek dayanılmaz bir acı yaşayabilir. Ancak Picasso’nun resminde durum tam aksini yansıtıyordu. O halde ağlarken açık olan gözler, bir kişinin başkalarından yardım aradığı anlamına gelebilir veya şoka girdiği anlamına geldiği de söylenebilir.
Gözyaşları şiddetle gözlerinden akıyor. Parmak uçlarından bile gözyaşları akmaya başlıyor gibi görünüyor. Mendil ağzını örtüyor ve böylece acısının şiddetini ortaya çıkarıyor. Mavi ve beyazın kontrastı, Guernica’ya işaret ediyor ve baş ile mendil arasındaki bu farklılık, acı çekmenin bütün trajedisini yansıtıyor gibi.
Picasso’nun Ağlayan Kadın Tablosundan Çıkarılacak Anlamlar
Bu tablo iki anlam içeriyordu. İlki, babasını kaybetmiş acılı bir kadını temsil etmekteydi. O duygular, izleyicide rahatsız edici bir his uyandıran parlak ve zıt renklerle gösterildi. Picasso’nun bu tablosunda parlak renkleri ahenk içinde vermemesi, resme bakan kişide rahatsız edici bir duygu hissi oluşturmaktadır. Ayrıca Picasso, düzenli olmayan çizgiler ve şekiller oluşturmak için kübist özellikleri kullandı. Bu teknik ise kadının yüzünün parça parça görünmesine neden oluyordu ve depresyon halini gayet açık ifade ediyordu.
Diğer yandan ise Ağlayan Kadın Tablosu, sayısız ölümü içinde barındıracak olan İspanya İç Savaşı’nın etkilerini simgeliyordu. Bu yüzden eser gerçeğin yansımasıydı… Karmaşık öfke ve keder duyguları gözler önüne serilmişti. Bu keder duygusu, tabloyu inceleyen kişiye savaşın olumsuz yönlerini hissettirmektedir. Her an olduğu gibi o zamanlarda da insanlar savaştan ve ölümden korkardı. Biz de bunu Ağlayan Kadın resminde açık ve net bir şekilde görebiliyoruz.
Kübizm’in Kurucusu Pablo Picasso ve Gerges Braque
Georges Braque ile birlikte Kübizm’in kurucusu olan Picasso uzun ve herkesçe izlenen yaşamı boyunca çok sayıda eser üretmiştir. Ortaya çıkardığı bu eserler ile sanat tarihinde unutulmaz bir isim haline gelmiştir. İspanya’da doğan ve 1901’den sonra Paris’e yerleşip orada hayatına devam eden ressam, 20. yüzyılın en büyük sanatçısı olarak kabul edilmektedir.
Agasse’nin 1827 yılında yaptığı “Nübye Zürafası” eserine göz atabilirsiniz.